1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ
01 Aralık 2025

1 Aralık Dünya AIDS Günü

Doğru Olduğu Zannedilen Yanlışlar

HIV ve AIDS sadece Türkiye'de değil maalesef Dünya genelinde hala yanlış ve eksik bilgi, tabu, dedikodu ve önyargılarla ele alındığı için sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Öncelikle enfeksiyon ile ilgili doğru ve güncel bilgileri paylaşmakta fayda görmekteyim.

HIV; ‘İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’ olarak adlandırılan ve HIV enfeksiyonuna yol açan virüstür.  Virüs zaman içerisinde bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin azalmasına ve vücudumuzun hastalıklara karşı savunma mekanizmasının yok olmasına neden olur.  

AIDS; ‘Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu’ olarak adlandırılır ve HIV enfeksiyonunun ileri evresidir. Enfeksiyonun tedavi edilmemesi halinde, bağışıklığın enfeksiyon etkenlerine karşı tamamen etkisiz kaldığı dönemdir.

Bu tanımlardan sonra enfeksiyondan bahsederken, AIDS hastalığı demek hatalı bir kullanımdır. Kullanması gereken asıl kavram “HIV enfeksiyonu”dur. Dolayısıyla HIV ile yaşayan herkes AIDS evresinde değildir ve düzenli tedavisine devam eden kişiler yaşamları boyunca AIDS evresine gelmezler. Ayrıca HIV enfeksiyonunun AIDS evresi, geri dönüşü olmayan bir evre değildir. Etkili tedaviler sayesinde hastalar bu evreden çıkabilmektedirler.

HIV enfeksiyonu HIV ile karşılaşılan andan itibaren başlayan klinik sürecin adıdır ve tedavisi olan bir enfeksiyondur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılan HIV enfeksiyonu, tansiyon ve şeker hastalığı gibi yaşam boyu kontrol altında tutulabilen kronik hastalıklar arasına girmiştir. Bugün HIV ile yaşayan kişiler tedavi sürecine başlayarak, enfeksiyonu kontrol altına almaları halinde standart yaşam sürelerini HIV kaynaklı bir sağlık sorunu olmaksızın yaşayabilmektedirler.

Önlenebilir bir hastalık olan HIV/AIDS ile mücadelenin en etkili yolu, korunma önlemlerini uygulamaktır. 

Vücudun HIV enfeksiyonu ile karşılaşması üç farklı şekilde meydana gelir. Bunları korunmasız cinsel ilişki, kan yolu, anneden bebeğe geçiş olarak sayabiliriz. HIV ter, tükürük, idrar, gözyaşı gibi vücut sıvılarıyla, hapşırık ya da öksürük sırasında vücuttan çıkan partiküllerle, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu kullanımıyla, aynı tuvalet ve duşun kullanımıyla, sivrisinek ve böcek ısırıklarıyla, tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek, sürtünme, aynı ortamda bulunmak gibi sosyal davranışlarla bulaşmaz. Korunmasız (prezervatif/kondom kullanılmayan) cinsel ilişki bulaş açısından risklidir. Kan nakli doğrudan HIV geçişine neden olur. Bu sebeple Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge uyarınca tüm nakil edilecek kanlarda HIV taraması zorunlu hale gelmiştir. Damar içi uyuşturucu madde kullanan kişilerde gözlemlenen ortak iğne/enjektör kullanımı doğrudan kan geçişi ile HIV bulaşına neden olan bir başka riskli davranıştır.

Gebelik döneminde HIV tarama testlerinin atlanması, HIV ile yaşayan kadınların enfeksiyon tedavilerini almamaları ya da aksatmaları, tedavi alamayan HIV ile yaşayan anne adaylarının normal doğum yapması, doğum sonrası yenidoğana önleyici tedavi verilmemesi ve HIV ile yaşayan annenin bebeğini emzirmesi HIV’in anneden bebeğe geçişi açısından riskli davranışlardır.

Bununla birlikte HIV ilaçlarını düzenli kullanan ve viral yükleri baskılanmış HIV ile yaşayan kişilerden, korunmasız cinsel ilişki yoluyla HIV geçişi gerçekleşmez. Belirlenemeyen = Bulaştırmayan (B=B) olarak ifade edilen bu durum bilimsel bir devrim niteliği taşımaktadır.

HIV enfeksiyonunu işaret eden özel belirtiler yoktur. Akut dönemde bazı belirtiler görünse de bu belirtiler nezle/soğuk algınlığı ile benzer özellikler taşımaktadır. HIV sadece belirtiler üzerinden veya klinik muayene ile anlaşılabilen bir enfeksiyon değildir. HIV enfeksiyonunu tespit edebilmenin tek yolu HIV testi yaptırmaktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün yılda en az iki kez HIV testi yapılması tavsiyesi unutulmamalıdır. 

HIV’i vücutta belirleyen materyallerin oluşması ve kanda saptanabilir olması için beklenmesi gereken bir süre vardır. Bu süre pencere dönemi olarak adlandırılmaktadır. Pencere dönemlerinde HIV’le karşılaşmış olsanız dahi testte çıkmayabilir. Bu sebeple doğru sürelerde test yaptırmak çok önemlidir. Yaşanılan son riskli davranıştan sonra herhangi bir başka riskli davranışta bulunulmadıysa 45 gün sonra HIV testi yaptırılmalıdır. Son riskli temastan 45 gün sonrasında yapılan testlerin güvenilirlik oranı %99’dur.

Viral yük testi(PCR), bir mililitre küp kandaki HIV parçacıklarının sayısını tespit eden bir laboratuvar testidir. Kandaki virüs yükü, bulaşın olduğu ilk dönemlerde antikor ve antijenlerden daha erken tespit edilebilir. Ancak bu test bir tanı testi değildir. Viral yük testi HIV enfeksiyonu tanısı alan bireylerin enfeksiyon durumlarını ve tedavinin başarısını gözlemek için kullanılan bir testtir.

Bilinenin aksine HIV enfeksiyonunun tedavisi mevcuttur. Günümüzde eskiden olduğu gibi çoklu ilaç rejimlerinden ziyade tek tablet rejimlerine geçilmiştir. HIV enfeksiyonu, HIV’in kontrol altına alındığı ancak HIV’in tamamen vücuttan uzaklaştırılamadığı kronik bir enfeksiyondur. Tedavide kullanılan ilaçlar HIV’in insan vücudu içerisinde kendini kopyalamasını durdurarak bağışıklık sisteminin zarar görmesini engeller ve bireylerin sağlıklı yaşamlarına devam etmelerini sağlar. Geliştirilen tedaviler sayesinde 6 ay içinde, virüsün kopyalanması durdurulduğundan PCR testlerinde vücutta saptanamaz seviyeye iner. HIV tedavisinin ulaşmak istediği hedef budur. 

HIV tedavisi tamamen başarılıdır. Ancak burada ilaçların ve tedavinin başarısını doğrudan etkileyen anahtar nokta HIV ile yaşayan kişileri tedavilerine bağlılıklarıdır. Kişiler tedaviye sadık kaldıkça tedavileri de onlara sadık kalacaktır. Aksi takdirde ilaç direnci gibi ciddi sorunlar doğuracaktır. Henüz bir aşısı bulunmamasına rağmen HIV aşısı çalışmaları, uzun yıllardır devam etmektedir.

 

Kesintilerin Üstesinden Gelmek, AIDS Yanıtını Dönüştürmek

1988’de hem HIV enfeksiyonuna dair bilincin arttırılması hem de AIDS ile ilişkili komplikasyonlar sebebiyle hayatını kaybeden insanların anılması amacıyla hastalığın ilk teşhis edildiği tarihe ithafen 1 Aralık tarihi Dünya AIDS Günü olarak ilan edilmiştir. HIV enfeksiyonunda mücadelede “kırmızı kurdele” sembol olarak kabul edilmiştir. Kırmızı kurdele, “AIDS’i biliyorum, AIDS’e karşı korunuyorum ve AIDS’ten ölenlere saygı duyuyorum” anlamı taşımaktadır ve 1 Aralık’ın simgesi haline gelmiştir.

Ülkemizde 2024 resmi verilerine göre 48.273 kişinin HIV ile yaşadığı belirtilmiştir. Tahmin edilen enfekte kişi sayısı ise 100.000 üzerinde olduğu yönündedir. Dünya üzerinde yeni tanı oranları düşüş gösterirken ülkemizde yüksek bir hızla artış göstermektedir. Bu yüzden ülkemizdeki vatandaşların HIV farkındalığına sahip olması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda 1 Aralık Dünya AIDS Günü toplumsal bir farkındalık oluşturmayı amaçlayan evrensel bir bildiri niteliği taşımaktadır.

1 Aralık Dünya AIDS günü

  • HIV ile yaşayan kişilere yönelik ayrımcılıkla mücadele etmeyi,
  • HIV ve AIDS ile ilgili bilimsel gelişmeleri desteklemeyi,
  • Korunma, test ve tedavi hakkında bilgilendirmeyi,
  • AIDS 'e bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenleri anmayı hedeflemektedir.

Özetle, HIV enfeksiyonu diğer birçok kronik hastalık gibi yönetilebilir bir hastalıktır. Tedavi gören HIV'li kişiler uzun, sağlıklı bir yaşam sürebilir ve başkalarına hastalık bulaştırmaz. HIV tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanmalıdır. Hastalığı tanımak, korunma yollarını bilmek ve uygulamak hayati öneme sahiptir.

Dünya AIDS Günü 1 Aralık 2025’in tema’sı

“Kesintileri Üstesinden Gelmek, AIDS Yanıtını Dönüştürmek” olmuştur.

1 Aralık 2025, sadece bir farkındalık günü değil, aynı zamanda küresel sağlık sistemlerini dönüştürmek ve AIDS'siz bir dünya hedefine giden yolda ivme kazanmak için bir eylem çağrısını vurgulamaktadır.

Her birey, bir adım atarak fark yaratabilir. Çünkü HIV ve AIDS'e karşı mücadele sadece bilgi, bilinçli eylem, dayanışma ve birlikte hareket etmekle kazanılır.

Hüyük Devlet Hastanesi olarak bugünün farkındalığı için diyoruz ki; Siz de HIV enfeksiyonu hakkında bilgilenin, bir kırmızı kurdele takın ve HIV testi yaptırın…

HIV KAPILMAZ, BULAŞIR! ENGEL OLABİLİRSİN…

 Uzm.Dr.Mehmet Ayhan
İç Hastalıkları Uzmanı